Yaza adım adım yaklaşırken, fit bir vücuda sahip olma hayalleri de artıyor. Sene boyunca alınmış olan kilolar, bikini ve mayo giyecek olmanın da verdiği telaşla rahatsızlık vermeye başlıyor. Son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz ketojenik diyet, hem zayıflamak hem de sağlıklı bir yaşama kavuşmak isteyenlerin tercihi olmaya başladı. Özellikle kanser hastaları tarafından uygulandığı zaman başarılı sonuçlar veren ketojenik diyet ile siz de sağlıklı bir hayata merhaba diyebilirsiniz.
Ketozis Terimiyle Tanışın
Ketozis, düşük karbonhidrat alımı durumunda vücudun enerji elde edebilmesi için yağ yakması anlamına geliyor. Yani ketojenik diyeti uygulayan kişinin, bu süreç boyunca ketozis halinde olması gerekiyor.
Düşük Karbonhidrat İşin Sırrı
Ketozis durumunda kişi düşük oranda karbonhidrat aldığından, kandaki glikoz seviyesi ve insülin düşüyor. Bu durumda vücut yeterli miktarda glikoz ve karbonhidrat alamadığından, yağlara karşı saldırıya geçerek enerji üretimi için yağ yakmaya başlıyor ve ortaya ketonlar çıkıyor.
Hastalıklara Karşı Birebir
1920’li yıllarda epilepsi nöbetlerini azaltabilmek için ketojenik beslenme şekline başvurulmuş. Bunun haricinde diyabet, Alzheimer, Parkinson, yüksek tansiyon gibi rahatsızlıkların etkileri ketojenik diyet sayesinde azalabiliyor. Ayrıca karbonhidrat seviyesini en aza indirip iyi yağ ve protein seviyesini yükseltmek, kanser hücrelerinin büyüme hızını da engelleyebiliyor. Kanser üzerine olan etkisi de araştırılan ketojenik diyeti uygulayabilir; ayrıca siz de Kansere İnat Yaşasın Hayat diyerek gelecek günlerinizi şimdiden garanti altına alabilirsiniz.
İyi Yağ Alımı Çoğalıyor
Şimdiye dek duyduğunuz yağı kötüleyen bütün diyetler, ketojenik diyet ile rafa kalkıyor. Çünkü bu diyet şeklinde günlük kalorinizde karbonhidrat yüzde 5 civarında kalırken protein yüzde 20 civarında, sağlıklı yağ oranı ise yüzde 75 civarında oluyor. Zeytinyağı, tereyağı, Hindistan cevizi yağı gibi yağ çeşitlerinin yanı sıra avokado, tam yağlı peynir, yumurta gibi yağ açısından zengin besinleri de tüketmeye özen göstermelisiniz.
Protein Ve Yağ Dengesi Kuruluyor
Eğer vücuda gereğinden fazla protein yüklemesi yaparsanız, metabolizma bu sefer de tüketilen proteini karbonhidrat gibi algılayarak glikoza çeviriyor. Hal böyle olunca da yağ yakımı yavaşlıyor. Kısacası ketojenik beslenme şeklinde protein alırken tavuk, hindi gibi yağ oranı düşük besinlerle beslenmek yerine yağlı kırmızı etlere yönelmelisiniz.
Light Ürünler Bir Kenara Bırakılıyor
Diyet ürünlerde şeker ilavesi ve süt şekeri eklemeleri bulunuyor. Günlük besin seçimlerinizde düşük süt şekeri içeren ürünler seçmenizde fayda var. Bu sebeple marketlerin diyet reyonlarını gezmek yerine, tam yağlı ürünlere yönelebilirsiniz.
Ufak Atıştırmalıklara Yer Açılıyor
Hem sağlıklı hem de kaliteli yağları vücudunuza taşımak için kavrulmamış kuru yemiş tüketebilirsiniz. Susam, çekirdek, kenevir, fındık, ceviz gibi yemişler, yağ açısından tüketmeniz gereken grupta yer alıyor. Ancak her kuru yemiş bu gruba dahil değil; mesela Kaju, karbonhidrat içerdiğinden önerilmiyor.
Ketojenik Diyet İle Kan Şekeri Dengeleniyor
Aç bir şekilde karbonhidrata saldırmayı engelleyen bu diyet şekli, kan şekeri düşüklüğü problemini de ortadan kaldırıyor.
Ketojenik Diyette Yiyebileceğiniz Besin Grupları
Et olarak, bütün et ve balık türlerinden yiyebilirsiniz. Elbette aralarında bazıları daha yağlı, bazıları daha yağsız. Siz hangisini seçmeniz gerektiğini biliyorsunuz. Yağ çeşidi olarak fındık yağı, zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı, susam yağı, tereyağı gibi yağları tüketebilirsiniz. Tam yağlı peynirler, yoğurt, süt, kaymak, ekşi krema gibi ürünler, tüketebileceğiniz süt ürünleri arasında yer alıyor. Sebze yerken ise brokoli, Brüksel lahanası, ıspanak, kuşkonmaz, lahana gibi karbonhidratı düşük besinleri tüketmenizde fayda var. Çilek, böğürtlen, ahududu gibi orman meyvelerinin hepsini tüketebilir, meyve ihtiyacınızı bu şekilde giderebilirsiniz.
Önce Uzmana Danışın
Kıssadan hisse, ketojenik diyette amaç, karbonhidrat yakımı yerine yağ yakarak vücudu zora sokmaktır. Siz de ketojenik diyet ile kilo vermek istiyorsanız, mutlaka bir uzmana danışmalı ve onun önerileriyle birlikte bir yol haritası çizmelisiniz.
YORUM YAP