Çin’de ortaya çıkan ve hızla diğer ülkelere yayılan Koronavirüs salgını, günlük hayatımızı ve alışkanlıklarımızı derinden etkilerken kendi sağlığımız ya da sevdiklerimizin sağlığı konusunda kaygı ve endişeleri de beraberinde getiriyor. Salgının ne kadar süreceği, iş ve özel hayatımızı ne derecede etkileyeceği, önlemlerin yeterli olup olmadığı gibi birçok soru ve belirsizlik ise kaygının yükselmesine neden oluyor. Kaygınızın her geçen daha çok arttığını düşünüyorsanız bu öneriler tam size göre.

Sosyal medyada güvenilir hesapları takip edin

Sosyal medya, doğru bilgileri ve paylaşımları barındırdığı kadar kaygıyı artıran yanlış bilgilerin de olduğu bir mecradır. Yanlış bilgiler, obsesyon ve kaygı bozukluğunun artmasına neden olduğundan dolayı doğru ve güvenilir bilgi sunan kişi ve hesapları takip etmeye özen gösterin. Sosyal medyada yanlış ve kaygı yaratıcı haberlerden prim sağlayan hesaplar olduğunu asla unutmayın. Bilimsel kaynaklara bağlı kalın ve olumsuz haber trafiğinden uzak durun.

Başka konulardan bahsedin

Koronavirüsle ilgili çok fazla haber okumanın kaygıyı artırdığı unutulmamalıdır. Yalnızca virüsle ilgili haberlere ve gelişmelere odaklanmak, her an virüs hakkında konuşmak kaygınızı daha da artırabilir. Dolayısıyla çevrenizdekilerle farklı konular hakkında konuşmaya odaklanın. Bu kritik günlerin geçici olduğu, yalnızca sizin ya da ailenizin değil diğer tüm insanların aynı süreci yaşadıklarının bilincinde olun.

Kendinizi dış dünyaya kapatmayın

Evde geçirdiğiniz süre boyunca kendinizi dış dünyaya kapatmamaya özen gösterin. Görüntülü konuşmalar, online buluşmalar gibi aktivitelerle aileniz ve arkadaşlarınızla iletişim halinde kalın.

Zamanı iyi değerlendirin

Tüm olumsuzluklarına rağmen yaşanan süreci kendinize ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırmak için bir fırsat olarak görün. İzleyemediğiniz film, dizi ve okuyamadığınız kitapların listesini yapın. Daha önce yapmadığınız bir yemeği yapmayı deneyin veya başlamak istediğiniz bir hobinin ilk adımlarını bu günlerde atın.

Muhteşem üçlüyü güçlü tutun

Sağlıklı beslenmeyi, güçlü bir bağışıklık sistemini ve düzenli uykuyu kaygıya karşı belki de en iyi üçlü olarak tanımlayabiliriz. Bu kritik günlerde uyku düzeninize dikkat edin, bedeninizi aktif tutun ve mümkün olduğu kadar ev içinde hareket edin. Bağışıklık sisteminizi güçlendiren besinleri tüketin, abur cuburu ve şekerli gıdaları gereğinden fazla tüketmemeye özen gösterin.

Nefes egzersizleri yapın

Derin nefes almak, nefes egzersizleri yapmak vücuttaki stresi düşürmenin en iyi yollarından biridir. Düzenli nefes egzersizleri strese bağlı kaygı ve depresyon, anksiyete, uykusuzluk gibi birçok olumsuz durumun azalmasına yardımcı olmaktadır. 5 dakikada gibi uzun sayılmayacak bir zamanı kendinize ayırarak sinir sisteminizi rahatlatabileceğinizi ve enerji seviyenizi yükseltebileceğinizi unutmayın.